12 Nisan 2014 Cumartesi

İnceleme: I'm Beside You

7.6/10
Gönül verdiğiniz bir grubun yenilenmesini kabulleniş kişiden kişiye farklı sürelerde gerçekleşir. Tabi bu değişimin başarıya ulaşması da önemli. Bazı gruplar bu değişimi eline yüzüne bulaştırır ve bu durum onların sonunu bile getirebilir. Sonuçta hiçbirimiz G'nR konserine gidecek olsak "Paradise City'i bırakın şimdi, Chinese Democracy istiyoruz biz" demeyiz. Ama Axl'ın kotardığı o rezil albümün bu yazıyla bir alakası yok. Neticede "In RHCP We Trust"... Zaten bu değişim onların yaşadığı ilk değişim falan da değil, ilk değişimleri sonrasında bakınız efsane albümleri Blood Sugar Sex Magik ile çıkagelmişlerdi. BSSM halen birçok hayran için grubun kilit albümüdür. Under the Bridge, I Could Have Lied gibi duygu yüklü parçalar grubun erken diskografisinde ön planda bulunmaz zira. O dönem, genç, enerjik, çılgın, çiçeği burnunda RHCP'nin eseridir.  Radikal bir adımla RHCP'nin altın çağı başlar, Stadium Arcadium'la kapanış gelir. Sırada olgunluk çağı bekler. O çağ henüz başladı ve daha neler neler bekliyor bizi..
Anthony Kiedis'in söylediğine göre I'm With You ikinci bir Stadium Arcadium olup iki diskle piyasaya sürülebilirdi. Ama bu defa bu seçeneğin yerine emeklerini ana albüm ve b-side'lar olmak üzere ikiye böldüler. O b-side'lar da ikinci bir vinil olarak değerlendirildi. Fena mı oldu, olmadı. Sadece zamanlama biraz hatalıydı. O kadarı da olur artık. Bu kaydın değeri eminim ki sonraki yıllarda daha iyi anlaşılacaktır. Bir defa albümün kapanış şarkısı Open/Close, bu albümün taşıdığı değeri az çok anlamanıza yeter şarkı sözlerine bakarsınız: Anthony gençlik anılarını, rahmetli Hillel Slovak'le olan muhabbetini o kadar büyük bir samimiyetle anlatıyor ki.. Böyle samimi ve açıksözlü bir şarkı grubun diskografisinde bir ilk. Adeta bir kamp ateşinin etrafında toplanmış onu dinliyorsunuz o ise hikayesini anlatıyor; eh sonuçta adam eski toprak, eğlenceli anıları var. O şarkının sözlerinin bir kısmını aşağı yukarı çevireyim, daha iyi anlaşılır:
Brezilya'daydık işte, orası da nasıl vahşidir ha. Rio de Janeiro'da korumamız diyebileceğim bir adam vardı ve, şey, ona sorduk: "Bizi gezdirir misin biraz? Sizin mekanlardaki fuhuşu, uyuşturucu ticaretini, gece kavgalarını falan gösterirsin ha?" "Olur" dedi. Yanaştık bir fahişeye, meğersem bir transseksüelmiş. Bizim adam onu yanına çağırdı (...) Hatırlıyorum da ilk kez ehliyet almıştık ve benim birader Hillel'in bir Dodson'ı vardı.. Hollywood kışın çıldırırdı, (...) Ot çeker, tepelere çıkar progressive rock müzik dinleyip kafayı bulurduk, hayattaki planlarımızı konuşurduk, Hillel bir rock yıldızı olmak istiyordu. Bense o kelimenin anlamını bile bilmiyordum, dedim ki "Sen ne dersen, kardeşim. Seninle geliyorum. Arkandayım, dostum!
İnsana yüzüne buruk bir tebessüm konduran bu şarkı hoş bir seçkiye hoş bir son sahiden ama diğer şarkıları da es geçmeyelim. Bundan önceki incelemelerde şarkı ismi verdim hep. Ama bu albümü kendiniz keşfedin istiyorum. Bu yüzden şarkıları tek tek incelemeyeceğim. Oluşturun bu seçkiden mürekkep bir playlist, bırakın çalsın. Değişimi göreceksiniz. Bayadır inceleme yazmadığım için bu kadar duygulu bir yazı hazırlamış olmam da albümün değerini düşürmüyor. Sıradaki RHCP albümünde buluşalım. Adamlar uğraşıyor. Uğraşsınlar seviyoruz.
In RHCP we trust..
(5 Nisan 2014 tarihli yazımdır.)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder