8 Kasım 2014 Cumartesi

Jack White'lı Bir Akşamdan Akılda Kalanlar

Bu anı bekliyordum. Sınav haftam yaklaşırken benim deşarj olmaya, kurtlarımı dökmeye ciddi şekilde ihtiyacım vardı ve bu özlemi de ancak Jack White bitirebilirdi. Aldık biletleri, düştük yollara.. Yol dediğim de öyle çok absürd bi mesafe değil tabi ama anlatıma güç katıyor. Neyse, Volkswagen Arena'ya (Black Box demeyin, Black Box'lığı kalmamış) bu defa Maslak'tan servis bulamadık. Organizasyonun ilk defosu. Ayrıca alanın önündeki otoyola acilen bir trafik ışığı da lazım, olmuyor böyle koşa koşa karşıya geçiyoruz.. Biletleri bastırıp girdik alana, güvenliği daha bi sıkılaştırmışlar sanki, girişte ilk kez kimlik sordular 18 yaş altı mıyım diye.. Üstelik 1 aydır reşitim yahu. Sakalları kestirdik, ondan olsa gerek..

Mekanın iç tasarımı en takdir ettiğim yönü olabilir, cidden çok rahat. Hiç izdiham olmuyor girişte çıkışta ve ortam da çok canlandırıcı. Gittiğim üç konser için de geçerliydi bu durum. Biraları yudumlarken yanı başımızda ufak bir canlı performans veriyordu birkaç adam ve salona adım attığımızda öngrup çalmaya başlamıştı bile. İnsan öngrup var diye duyurmaz mı yahu? Umut Adan yazıyordu galiba sahnede, öyle bi adı vardı. Neyse bir ara solist "eller havaya" diye işaret verse de kitleden hiçbir tepki alamadı, Umursanmadılar bildiğin. Hoş bir performanstı oysa..
Dokuza doğru iyice doldu salon ve gaz veren hip hop parçaları eşliğinde ortam iyice ısındı. Birkaç kere bilindik bir şekilde konserin başladığına dair feykler verildi. Bu feyklerin her birinde kulağımın dibinde "Jaaack!" diye çığlık atan kızın da hakkını vermek lazım, sağlam screamer'dı. Neyse sonunda sahnedeki perde (evet perde, şekile bak şekile) açıldı ve haham sakallı bir abi geldi sahneye. Yaptığı konuşma cidden anlamlıydı, aşağı yukarı şöyle: "Merhaba İstanbul! (Türkçe dedi tabi, karşılık da aldı milletten) Nasılsınız? Jack birazdan burada olacak. Ama öncesinden sizden bir ricamız var, o telefonlardan çekim yapmayın olur mu? Burada çok iyi bir kameramanımız var, bütün fotoğrafları o çekecek. Unutmayın, bu yaşayacağınız bir rock'n roll deneyimidir ve bu ruhu ancak canlı canlı, kalbinizle tanık olursanız hissedebilirsiniz. (Telefonunu kaldırıyor) Bunlardan seyretmenin hiçbir anlamı yok." Alkışladık, çok haklıydı, kimileri de şikayet etti ve tabi neticede yine bu uyarıyı s..lemeyip kameraya alan çoktu. Şimdi o anlara gelelim.
Açıkçası konser anını birebir hatırlamıyorum, en net hatırladığım şey kendimden geçtiğimdir. Yıllardır yaptığı müziği saygıyla dinlediğim adam ona yakışacak bir grupla (ve yepyeni Elvis saçlarıyla!) önümdeydi. Davulcu Meg White'a bin basacak bir abimizdi, konser boyunca davulu dövdü durdu. Öte yandan Meg'e çok benzeyen bir başka güzel kız da keman çalıyordu. Sonradan öğrendik ki adı Lily'miş. Şeker kızdı, sesi güzeldi, baya etkilendim açıkçası. (Bu noktada hızlıca bir şeye daha değineceğim; Jack yeni saçıyla Elvis'i hatırlatıyorsa, yanındaki kızlarla bana Leonard Cohen'i hatırlatıyor, hepsinin çok ilginç bir güzelliği ve cazibesi var.) Ses sisteminin ise
hala geliştirilmesi gerekiyor, "Avrupa'nın en iyi akustiğine" sahip bir mekana yakışmıyor bu ses sistemi. Artık Mr. White'a gelelim: Konseri yeni albümün enstrümental parçası High Ball Stepper'la açtıktan sonra White Stripes klasiği Dead Leaves and the Dirty Ground'a geçtiler ve nihayet Jack'in o tiz sesini duyduk ve sonrası baya bulanık. Bir ara çok net görüşe sahip bir yer buldum kendime ve konser boyunca muhafaza attim o yeri. Lazaretto, Temporary Ground, Would You Fight For My Love? gibi yeni şarkılar peşi sıra gelirken Jack de sağolsun selamını esirgemedi, nihayet burada olduğuna sevindiği gibi klişe bir sözle başlasa da arada "Well Istanbul, we're friends now" gibi sözler söyleyerek samimiyetini gösterdi herkese. Hatta bu sözü We're Gonna Be Friends şarkısından sonra söylemiş olabilir, emin olamadım şu an. Eğer öyleyse bak şimdi her şey daha mantıklı geldi..
Konser ilk ve ikinci yarıdan mürekkepti. Aralarında yer alan molada seyirciden gelen, Seven Nation'ın melodisini kullanan tezahürat ekibi çok etkilemiş olmalı ki hemen sahneye çıktılar ve WS şarkıları ağırlıklı ikinci yarıyı en sevdiğim WS şarkılarından biri olan Icky Thump'la açtılar! Zaten geri kalan kısım da iyi seçilmişti, Ball and Biscuit olsun, Fell in Love with a Girl olsun, Three Women olsun.. Fell in Love'da Jack mikrofonu seyircilere uzatıp tepki alamadığındaki yüz ifadesi süperdi. Güldü biraz ve devam etti şarkıya.. Kapanışı elbette Seven Nation yaptı. Bise çıkarlar diye, insanlar dışarı çıkarken bazılarımız bir ümit öne yardırdı, olmadı. Olsun. Beklentilerimizi misli misli karşılaşmıştık ve konser bitene kadar kendimi yorgun hissetmedim.
Dönüş yolu elbette biraz çileliydi, ben de bu yazıyı o anları anlatarak noktalamak istemiyorum. Jack White'i gördüm işte yahu. Ne geceydi ha. Benim gibi bir öğrenci bünyeye şifa oldun, sağolasın Jack abi!..

Not: Bu yazı aceleyle karalanmıştır, yazım hatalarım varsa affola.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder